25 Haziran 2009 Perşembe

İspanya 0-2 ABD

Amerika'nın Konfederasyon Kupası'na götürdüğü 23 kişilik kadronun yaş ortalması 24.8, yarı final maçında İspanya'ya karşı çıkan ilk 11'in yaş ortalaması 26.8. Sonradan oyuna giren 2 tane 24 yaşındaki oyuncuyu da ekleyince ortalama 26.2 civarlarına iniyor. Takımın gollerini atan Jozy Altidore 19, Clint Dempsey 26 yaşında. Takımın en kilit oyuncusu olan -aynı zaman teknik direktör Bob Bradley'nin oğlu- Michael Bradley, henüz 21 yaşında. Aslında, Amerika Milli Takımı'nın normal kadrosu bu değil, gençleri denemek adına epey değişik bir kadro getirmişler Güney Afrika'ya rakiplerinden farklı olarak. Bu bile finale çıkma başarılarında bir etken olarak görülebilir. Zira, Amerika gruptaki ilk iki maçında puan alamadan -5 averaja gerileyince dahi mücadele etmeyi bırakmadı. Mucize gerekiyordu son maçta gruptan çıkabilmeleri için. Ona rağmen bırakmadılar savaşlarını. Mısır'ı 3-0 mağlup ettiler ve Brezilya'nın İtalya'yı 3 farklı yenmesini beklediler.

Diğer yanda, İspanya Iniesta ve David Silva dışında EURO 2008 kadrosunun hemen hemen aynısıyla turnuvaya geldi. Teknik direktör Vicente Del Bosque, bu maç öncesinde sahaya en iyi 11'ini süreceğini belirtti. Lakin, o sahadaki ilk 11, belki kalite olarak rakip takımdan fersah fersah üstün olsa da, bünyelerindeki isteksizlik,doymuşluk ile maça angarya gözüyle bakmaları, onlara pahalıya mal oldu. Yine maçtan önce, ismini hatırlayamadığım bir oyuncu, basın toplantısında finalde oynayacakları (!) Brezilya maçı ile ilgili konuşmaya başlamıştı bile. Ha, unutmadan, onun arkasından röportaj veren ve yine ismini hatırlayamadığım Brezilyalı bir oyuncu da, finalde İspanya'ya karşı elimizden geleni ortaya koyacağız gibisinden laflar etti. Pek sanmıyorum, ama onlar da yarın ev sahibi Güney Afrika karşısında bir sürprize maruz kalırlarsa, şaşmamalı. Brezilya da buraya yepyeni bir kadroyla gelmedi. Alışık olduğumuz yıldızlar her zamanki gibi kadroda. Ama, o alışık olduğumuz yıldızlar, bu sefer eskisi kadar vurdumduymaz gözükmüyorlar. Özellikle; Julio Cesar, Maicon, Lucio, Andre Santos, Kaka Leite, Robinho, Luis Fabiano, Felipe Melo gibi isimler grup maçlarında oldukça hırslı ve istekli bir görüntü ortaya koydular. İspanya, grubundan Irak, Yeni Zelanda ve Güney Afrika gibi takımları yenerek buraya gelirken Brezilya, İspanya'yı eleyen Amerika, İtalya'yı mağlup eden Mısır'ı ve İtalya'yı devirmesini bildi...

Bu geceki maça yönelik en büyük övgüler elbette Bob Bradley'e gidecek. 35 maçtır mağlup edilemeyen ve 15 maçtır beraberlik bile tatmayan İspanya'nın nasıl mağlup edileceğinin şifresini ortaya koydu. Dünya üzerinde Messi ve Cristiano Ronaldo da dahil olmak üzere hiçbir futbolcu durdurulamaz değil. Aynı şekilde, şu an "en iyi" olarak gösterilen Barcelona ve İspanya Milli Takımı da... Şampiyonlar Ligi Yarı Finali'nde Guus Hiddink ve Chelsea takımı, Barcelona'ya tüm sezon yaptıklarının hiçbirini yapmasına imkan vermedi Camp Nou ve Stamford Bridge'de. Dakikalar 91'i gösterirken, Barcelona teknik direktörü Pep Guardiola, Guus Hiddink'in yanına gelip sırtını sıvazlamış ve bir nevi Roma'daki finale aldıkları bilet için, onu ve takımını tebrik etmişti. Hikayenin geri kalanını biliyorsunuz... Bugünkü İspanya-ABD maçı, o günkü Chelsea-Barcelona maçından biraz daha farklıydı. O günkü Chelsea, neredeyse gol için fırsat dahi vermemişti Barcelona'ya, ama birileri istemişti Barcelona'nın o golü atmasını. Bu gece, bundan farklı olarak sayısız fırsat yakaladı İspanya -sayısız fırsat yakalamaya çok yaklaştı da denilebilir aslına bakılırsa-. Her ne kadar doğru taktik hamleleri yapmış olsanız ve doğru bir 11, doğru bir diziliş tercih etmişseniz de, elinizde genç ve takım olgusunu tam olarak kavrayamamış futbolcu yığını mevcut.

Anlatmak istediğim şu: Belki Chelsea'nin Barcelona'ya karşı koyması, Barcelona'ya istediklerini yaptırmaması için Guus Hiddink'in futbol aklı yetebilir. Lakin, Amerika'nın İspanya'ya karşı koyabilmesi için, olağanüstü bir mücadeleye, karşısındaki "yenilmez" İspanya'nın "çok güçlü ama asla yenilmez değil" kimliğine bürünmesine ve açıkçası biraz da şansa ihtiyacı vardı. Amerika Milli Takımı'nın kondisyoneri her kimse tebrik ederim kendisini bu denli bitmek tükenmeyen bir takım yarattığı için. Ama, bu bitmek tükenmek bilmeyen enerjiyi sadece iyi bir kondisyonerle açıklamak mümkün değil. Özellikle, savunma kurgusunda müthiş bir organizasyon, harika bir yardımlaşma vardı Amerikalılar'da. Savunmadaki dörtlüde görev yapan Jonathan Spector ve Oguchi Onyewu'nun performanslarını yetenekleri ve kişisel becerileriyle açıklayabiliriz belki, ancak 29 yaşındaki Jay DeMerit'in bugünkü muhteşem performansını neyle açıklayabiliriz? Kariyerinde herhangi bir önemli takımda bulunmamış ve şu yaşına kadar Milli Takım'da ancak 15 defa şans bulabilmiş Jay DeMerit, bugün savunmanın en sağlam dayanağıydı Onyewu ile birlikte. Bu mükemmel savunma anlayışının aynısı İran Milli Takımı için de geçerli sayılabilir. İran'ın bu kupada bolca övgü toplayan dört defans oyuncusu ayrı ayrı takımlara dağıtılsa ve oralardaki bireysel performansları incelense? Eminim ki, bundan daha iyisi olmayacak...

87. dakikada direk kırmızı kartla oyun dışı kaldı teknik direktör Bob Bradley'nin oğlu ve saha içinde Amerika'nın Landon Donovan ile birlikte iki komutanından biri olan Michael Bradley. Son derece haksız bir karardı bana göre. Her şeyi bir kenarı bırakıyorum, rakibine önden, rakibi topla oynarken kayan bir oyuncunun, rakibinin topu ayağından çıkarmasıyla, rakibinin ayağına girmesi kırmızı kartı -üstelik direk- hak ettiren bir cinsten hareket midir? Amerika'nın bu turnuvada geride kalan 3 maçta gördüğü 2 kırmızı kart, belki hakemlerin gözünde kötü bir imaj bırakmış olabilir; ama bu asla önyargıya sebep olmamalı. Dünya'daki en nefret edilecesi şeylerden biri olan önyargı, futbolda, özellikle hakemlere bulaşmamalı. Zira, bu önyargının ne gibi sonuçlara sebep açabildiğini, ülkemizdeki Marcio (Mert) Nobre ve Cassio Lincoln örneklerinde çok net bir biçimde gördük biz. En azından, ülkemizin dışına taşmasın istiyoruz... Çok mu şey istiyoruz?..

2 yorum:

Sheed dedi ki...

çok güzel yazı olmuş.. ispanya için panzehiri bulmak, barcelona için bulmaktan daha kolay oluyor ama yine de baba-oğul bradleyler'in yaptığı büyük iş.. finalde olmaması çok kötü oldu michael'ın..

ha bi de milliyet'e laf yok, pazar günü de gazetemizi alalım lütfen ekiyle birlikte.. ercan güven, basında güven..

Russell dedi ki...

Alırız tabii; zaten o tepki Milliyet'e özel bir tepki değil, piyango onlara vurdu 3'ü 1 aradayı görünce, eheh..